Kolesterol Efsanesi
Modern kültürde gerçek bir bilimsel temeli olmayan, ancak sadece gerçek olarak kabul edilen birçok ortak ve kabul görmüş anlayış vardır. Başlıca sorunlardan biri, kalp hastalığı ve kanser dahil olmak üzere çeşitli yaygın hastalıkların patogenezi ile ilgilidir. Bu makale kolesterol efsanesi ve bunun tam olarak nasıl gerçekleştiği konusunda bilgi verecek.
Kolesterol, kalp hastalığının ana nedeni olarak suçlandı. Bu fikri doğrulayacak hiçbir bilimsel kanıt olmamasına rağmen, atardamarlarımızı tıkadığı iddiası dünya çapında biliniyor. Toplum olarak doktorlarımızı ve klinisyenlerimizi bu “kolesterol teorisine” şüpheci bir gözle bakmaları için yeniden eğitmemiz gerekiyor.
Kalp Hastalığının Doğuşu ve Kolesterol Efsanesi
Kalp hastalığı, 20. yüzyılın başlarında çok nadir görülen bir hastalık olarak kabul edildi. Bununla birlikte, gıda işleme süreci hızlanmaya başladıkça kalp hastalıklarının ortaya çıkması da hızlandı. Son 50 yılda, giderek artan bu rahatsızlığı gidermek için bir dizi ilaç ve ameliyat geliştirildi.
Bugün, trilyonlarca dolarlık araştırmaya ve mevcut en iyi tıbbi ekipmana rağmen, Amerikan Kalp Derneği 2012’de Amerikalıların bu ölümcül hastalığa yakalanma şansının %48 olduğunu söyledi.
Lipid Hipotezi ve Kolesterol Efsanesi
1950’lerde Ancel Keys tarafından geliştirilen bu teori, diyetteki doymuş yağ ve kolesterol miktarı ile koroner kalp hastalığı insidansı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirtmektedir. Keys, şüpheli kanıtlarla makaleler yazmaya ve bu hipotezi tıp dünyasında teşvik etmeye başladı.
Bu arada, bu hipotezi test eden yüzlerce çalışma, farklı sonuçlar bulmuştur. Kanıt eksikliğine rağmen, bu fikir sağlık dünyasında yayıldı ve bu bulgudan yararlanmaya çalışan bitkisel yağ ve gıda işleme endüstrileri tarafından desteklendi. Bugün pek çok kişinin inandığı kolesterol efsanesinin temeli budur.
Yeni Kalp Hastalığı Bilimi:
Lipid hipotezini araştıran iyi planlanmış, düzgün bir şekilde belgelenmiş tüm çalışmaların %90’a yakını, doymuş yağların ve diyet kolesterolünün kalp hastalığına neden olduğu iddiasını desteklememektedir.
İngiliz tıp dergisi Lancet’te 1994 yılında yapılan bir çalışmada, Londralı araştırmacılar tıkanmış arterlerde buldukları yağı analiz ettiler. Bunun sadece %26’sının doymuş hayvansal yağ olduğu ortaya çıktı. Diğer %74 doymamış. Bu, “kalp için sağlıklı kabul edilen” kanola yağında bulduğunuz aynı tür yağdır.
Dolayısıyla tıkalı bir atardamardaki yağın çoğu doymuş yağ ve kolesterol değildir. Ek olarak, kalsiyum arteriyel plakta önemli bir oyuncudur ve bu konu çok nadiren tartışılmaktadır.
Doymuş Yağ ve Kolesterolün Faydaları
Çoğu doktor bu konuda eğitimsiz ve kolesterol efsanesinden bahsetmeye devam ediyor. Ancak lipid biyokimyasında uzman olan Dr. Mary Enig’e göre, doymuş yağ ve kolesterolün vücudumuzdaki rolleri ve bu bileşiklerin beslenmemizde alımı hakkındaki kapsamlı araştırmasına göre:
- Hücre Zarı Sağlığı: Doymuş yağ asitleri ve kolesterol, hücre zarlarının en az %50’sini oluşturur. Hücrelerimize gerekli sertliği ve bütünlüğü veren şey onlardır.
- Kemik Sağlığı: Kemiklerimizin sağlığında hayati bir rol oynarlar. Kalsiyumun iskelet yapısına etkin bir şekilde dahil edilmesi için diyetteki yağların en az %50’sinin doymuş olması gerekir. Kolesterol, D vitamini ve stres, enerji ve seks hormonu (östrojen, progesteron, DHEA, testosteron, vb.) işlevini düzenleyen başlıca hormonların öncüsüdür.
- Alt Lpa(Lipoprotein A): Kanda bulunan ve kalp hastalığına yatkınlığı gösteren bir madde olan Lp(a)’yı düşürürler. Karaciğeri alkolden ve Tylenol gibi diğer toksinlerden korurlar.
- Bağışıklığı Güçlendirir: Bağışıklık sistemini güçlendirir ve serotonin reseptör fonksiyonunu artırarak bir anti-depresan görevi görürler. Düşük kolesterol, şiddetli ve saldırgan davranışlar, depresyon ve intihar eğilimleri ile yüksek oranda ilişkilidir.
- Esansiyel Yağların Doğru Kullanımı: Esansiyel yağ asitlerinin doğru kullanımı için gereklidir. Diyet doymuş yağlar açısından zengin olduğunda, omega 3 yağ asitleri dokularda daha iyi tutulur.
- Kalbin Yakıtı: Doymuş 18 karbonlu stearik asit ve 16 karbonlu palmitik asit, kalp için tercih edilen besinlerdir, bu nedenle kalp kası çevresindeki yağlar oldukça doymuştur. Kalp, stres zamanlarında bu yağ rezervinden yararlanır.
- Anti-Mikrobiyal Özellikler: Kısa ve orta zincirli doymuş yağ asitleri önemli antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Sindirim sistemindeki zararlı mikroorganizmalara karşı bizi korurlar. Kolesterol, bağırsak duvarının onarımı ve bakımında hayati bir rol oynar, sızdıran bağırsak sendromunu, ülseratif koliti ve bir dizi başka bağırsak rahatsızlığını önler.
- Anti-Oksidan Koruma: Kolesterolün, bizi serbest radikal hasarından koruyan ve meydana gelmiş olabilecek herhangi bir arteriyel hasarı iyileştirmeye yardımcı olan hayati bir antioksidan olduğu artık anlaşılmıştır. Oksidatif stresten kaynaklanan daha yüksek serbest radikal hasarı seviyeleri=dolaşımdaki kolesterolün daha yüksek seviyeleri.
- Safra Üretimi: Kolesterol, diyetimizdeki yağları metabolize etmemize yardımcı olan safra tuzları üretir.
- Beyin ve Sinir Sistemi Gelişimi: Kolesterol, beyin ve sinir sistemini geliştiren bebekler ve çocuklar için olağanüstü derecede önemlidir. Beynin yarısından fazlası doymuş yağlar ve kolesterolden oluşur. İlginç bir şekilde, en zengin kolesterol kaynaklarından biri, bebeğin bu besini metabolize etmesine ve kullanmasına yardımcı olan özel bir enzimi de içeren anne sütüdür.
Gerçek Hikayeyi:
Kolesterol efsanesi bugün hem doktorları hem de sıradan halkı şaşırtmaya ve yanlış yönlendirmeye devam ediyor. Ancak gerçek şu ki kolesterol, vücudunuzun alıp üretebileceği en güçlü iyileştirici gıdalardan ve moleküllerden biridir. Kalp hastalığını önlemenin ve tersine çevirmenin anahtarı, inflamasyonu önlemektir, bu ise Terapötik bir diyet planı ile mümkündür.